Trakya Tarihi / Uscuduma / Hadrianapolis/ Edirne
Trakya Tarihi :
Trakya ismi nereden geliyor ?
Trakya ; bölgede uzun yıllar varlığını göstermiş olan Trak kabilelerinden ismini almıştır. Tarihin babası olarak bilinen Herodot Traklar hakkında şöyle der :
" Hindulardan sonra dünyanın en kalabalık olanları Trak'lardır .Bir tek adamın ya da tek iradeyle hareket etseler , hiç yenilmez ve bence, ulusların en güçlüsü ve en kalabalığı olurlardı ."
Coğrafi olarak ; Türkiye , Bulgaristan ve Yunanistan bölgelerinde Antikçağ'dan itibaren varlıklarını sürdürmüş olan Trakların birçok farklı bölgede kabileleri olup , Edirne'nin çevresinde varlığını sürdürdüğü kabilenin ismi ise : Bettegeriler 'dir. Ayrıca Traklar döneminde Edirne'nin adı *Uscuduma* olarak geçmektedir.
Yine Tarihçi Herodot'tan edindiğimiz bilgilere göre Traklar savaşçı bir topluluktu ve atı savaşta çok iyi kullanıyorlardı. Gerek Antikçağ'da Büyük İskender'e olsun gerek daha sonrasında Roma İmparatorluğu'nda ücretli olarak askerlik yapmışlardır.
Bugünse Traklardan günümüze kalan neredeyse tek şey ; mezar taşları olan Timülüslerdir. Savaşçı kabile oldukları için Antik Yunan gibi gerisinde heykeller,,şiirler, sanat eserleri bırakamamışlardır.
Roma Döneminde Bölge :
Roma döneminde İmparator Hadrian döneminde MS 123-124 tarihlerinde yapılan seferlerle bölge Romalılar tarafından ele geçirilir ve artık orası bir Roma İmparatorluğunun parçasıdır. Roma İmparatorluğu'nun 375 yılında Doğu ve Batı olmak üzere 2 'ye ayrılmasıyla , Edirne Doğu Roma ( Bizans) İmparatorluğu'nun bir parçası olarak devam etmiştir.
Bilindiği gibi eski dönemlerde imparatorlar yeni fethettikleri yerlerde bir şehir kurunca oranın ismi genelde kendi adıyla anılırdı. Eski Yunan'da * Polis * şehir anlamına geliyordu. İmparator Hadrian'ın da MS 123 yılında bu topraklarda kurduğu şehre kendi adıyla anılan ** Hadrianapolis ( Hadrian'ın şehri )** ismi verilmiştir.
Edirne İsmi Nereden Geliyor ?
Eski Çağlarda İmparatorların bir yeri fethettiklerinde orada yeni bir şehir kurmuşlarsa orası genellikle feth eden kralın adıyla anılması için onun ismi verilirdi. Tıpkı ;
İskenderiyye ( İskender'in şehri )
Konstantiniyye ( Konstantin'in şehri ) gibi ..
Bunun içinde MS 123-124 tarihlerinde de Roma İmparatorlu Hadrian'ın burada kendi adıyla anılan şehri: Hadrianpolis'i ( Hadrian'ın şehri) ni kurmuştur. Zaman içinde Hadrian ismi bölge halkı tarafından farklı şekillerde teleffuz edilmeye başlanmasıyla Edirne isminin evrimi tamamlanacaktır.Yukarıdaki haritada da gördüğünüz gibi ilk önceleri Hadrianapolis, sonra Adrianople (Kralın isminin baş harfi olan " H" harfi zamanla düşecektir , bu belki de Trakya şivesiyle de bir bağlantısı olabilir , araştırılmalıdır.) Edrinople , Edrina ve son olarakta 17. yy'dan sonra Osmanlı toplumunda " Edirne " ismi haline gelecektir.
Edirne'nin tarihi yıllarca eğitim müfredatlarında 1361 olarak geçmektedir.Lakin ;
Edirne şehri'nin Osmanlılar tarafından feth edildiği tarih zaman zaman tartışmalara açık olmuştur.
Bugar tarihçi Alexandır Burmov şehrin 1371 Çirmen seferinden sonra feth edildiğini söylese de Prof. Dr Halil İnalcık bu tezin sağlam delillere dayanmadığı söylemektedir.
Yine tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı'ya göre de şehir 1363-1365 tarihleri arasında feth edilmiştir. Sonuç olarak 1360 küsür yıllarda Edirne Osmanlı toprağı haline gelmiştir diyebiliriz.
Osmanlı padişahı I. Murat ile Osmanlı toprağı haline gelen Edirne , II. Murat zamanında şehir Türk-İslam şehri halini almaya başlamış; camiler ,medreseler ,darüşşifalar , köprüler yapılmıştır.
( Muradiye Camii II. Murat / 1435 )
II. Murat zamanında açılan camiler ,medreselerin yanında bir de o dönem yapılan bir köprü vardır ki
** DÜNYANIN EN UZUN TARİHİ TAŞ KÖPRÜSÜ ** olma özelliğini kazanmıştır.
Köprünün adı : Ergene Köprüsü'dür. Ayrıca ; Edirne'nin * Uzunköprü * ilçesine adını vermiştir.
Osmanlı'nın Balkanlara karşı düzenleyeceği seferlerde ordunun karşı tarafa geçmesini engelleyen Ergene Nehri vardı . Bunun üzerine II.Murat tarafından bu nehrin üzerine köprü inşa edilir. 174 kemerden oluşan bu köprü tarihsel süreçteki bazı aşınmalara rağmen halen dünyanın en uzun taş köprüsü olma özelliğini taşımaktadır.
II. Murat ; Edirne şehrini inşa ederken , ileride dünya siyasi tarihini değiştirecek ve tarihe ismini altın harflerle yazdıracak olan * Mehmet * isimli bir çocuğu Edirne Sarayı'nda dünyaya gelir ki ona ileride Fatih Sultan Mehmet denecektir.
FATİH SULTAN MEHMET EDİRNELİ'YDİ
Fatih Sultan Mehmet ; 1432 yılında Edirne'de doğmuştur. Her ne kadar tarih kitaplarına çok fazla yansımasa da Fatih'in çocukluğunu geçirdiği , oyunlarını oynadığı , büyüdüğü , eğitim aldığı şehir : Edirne'dir
Yukarı da ; Fatih'in İstanbul'un fethi esnasında gemileri karadan yürütüşünün mizahi bir şekilde genç yaşlardan itibaren düşündüğünü tasvir eden bir karikatürdür.
İSTANBUL'UN FETHİ EDİRNE'DEN BAŞLAR ..
Bilindiği gibi Fatih Sultan Mehmed Han'ın Edirneli olması, fethin sefer hazırlıklarının Edirne'de yapılması, hatta İstanbul'un fethinde önemli rol oynayan topların Edirne'de dökülmesi bilgileri maalesef çok ön plana çıkmamış ve çok az insan tarafından bilinmiştir.
İstanbul'un fethi için Edirne'de * Şahi * adı verilen 600-700 kilo ağırlıkta büyük bir top dökülmüştür . Bu top patlayacağı zaman kilometrelerce uzaktan duyulabilecekti. Bu korkunç topun ilk tatbikatları yapılacağı sırada Fatih ; Edirne'de haberi olamayanların dilleri tutulmasın diye , hamile kadınlar çocuklarını düşürmesin diye , daha evvelinden Edirne'de bütün halka tellallar vasıtasıyla topun atılacağı zamanı ilan ettiği ve bu muazzam topun Edirne'den İstanbul'a 50 çift manda ile 2 ayda götürüldüğü tarih kitaplarından günümüze değin gelmiştir.
Mimar Sinan'ın Ustalık Eseri : Selimiye Camii
16.yy'da Edirne 'sinde ; Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu II.Selim dönemin usta mimarlarından Sinan'a 1568 - 1574 tarihleri arasında yaptırdığı ve Mimar Sinan'ında " Ustalık Eserim " dediği tarihi camidir.
Edirne ; Osmanlı devleti'ne 90 küsür yıl başkentlik yapmış bir şehirdir, yani Osmanlı'nın en ihtişamlı olduğu dönemlerde , dünyanın en büyük devletlerinden biri olan Osmanlı'yla beraber bir dönem dünya, başkent Edirne'den yönetiliyordu. Bu şehirde birçok şehzade doğmuş , bir çok işinin ehli devlet adamları çıkmıştır.
( Edirne Vilayeti Haritası )
17. yy'da Edirne ; IV. Mehmet zamanında , İstanbul'a rağmen siyasi bir merkez haline geldi. Padişah IV. Mehmet vaktinin büyük bir kısmını bu şehirde geçirir , elçilerini burada kabul eder ve çok sevdiği av merakını da burada giderirdi.
Yine 17. yy'ın önemli simalarından seyyah Evliya Çelebi'nin , dönemin Edirne'sinin sağlık sistemi hakkında söyledikleri bugün Beyazıd Darüşşifasına giriş kısmındaki tabela da yazmaktadır.
18 .yy 'da Edirne ; çeşitli siyasi bunalımlara şahitlik etmiştir . Bunların en önemlisi de 1703 yılında gerçekleşen * Edirne Vakası* dır. Muhaliflerin isyan edip dönemin padişahı II. Mustafa'yı tahttan indirip , III. Ahmet'i tahta çıkarmasıyla ve birçok devlet adamının öldürülmesiyle sonuçlanan siyasi bir krizdir. II.Mustafa'nın şeyhülislamı olan Feyzullah Efendi'yi ise isyancılar öldürerek cesedini Tunca nehrine atmışlardır.III. Ahmet'in 1703'te tahta geçmesiyle birlikte Edirne'nin fiili olarak başkentliği de ortadan kalkmıştır.
19 yy' da Edirne ; Osmanlı'nın en ihtişamlı dönemlerine şahitlik ettiği gibi , devletin en sıkıntılı dönemlerine de şahitlik ettmiştir. Bu anlardan biri de ; Osmanlı'nın Edirne'de Rusya ile yaptığı 1829 tarihinde imzalanan Edirne Antlaşmasıdır. Bu antlaşmayla birlikte Osmanlı'dan ilk defa bir millet ( Yunan ) bağımsız olmuştur.
( 1829 Edirne Antlaşması Sonunda Rusların Selimiye Camii figürlü bastırdığı para )
Edirne antlaşması (1829 ) sonucunda ;
( 1) Yunanistan'a bağımsızlık verilecek
( 2) Eflak , Boğdan ve Sırbistan'a özerklik verilecek
( 3) Osmanlı ; Rusya'ya savaş tazminatı ödeyecek
gibi maddelerin bulunduğu antlaşmayı imzalamak zorunda kalan Osmanlı , bundan sonra meydana gelecek olan problemleri nasıl çözmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştır.
( 1) Yunanistan'a bağımsızlık verilecek
( 2) Eflak , Boğdan ve Sırbistan'a özerklik verilecek
( 3) Osmanlı ; Rusya'ya savaş tazminatı ödeyecek
gibi maddelerin bulunduğu antlaşmayı imzalamak zorunda kalan Osmanlı , bundan sonra meydana gelecek olan problemleri nasıl çözmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştır.
93 Harbi ( 1877-1878 ) Savaşı Sonrası Edirne :
Osmanlı'nın Balkanlarda Rusya'ya karşı aldığı ağır hezimet neticesinde , kaybettiği topraklarda yaşayan müslüman ahali Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kalmıştır.Özellikle Bulgaristan'dan büyük göçler alan Osmanlı göçmenleri , Bulgaristan'ın hemen sınırındaki şehre Edirne'ye yerleştirilmişlerdir.
Bulgaristan üzerinden büyük göçler alan Edirne 'nin sosyo- ekonomik yapısında büyük değişimler gözlenmiştir.
20 yy 'da Edirne ; bu dönem bölgenin yaşadığı en büyük sıkıntılar 1912-1913 yıllarında meydana gelen Balkan Savaşlarıdır. 1. Balkan savaşı sonucunda Osmanlı toprağı olmaktan çıkan Edirne , II. Balkan savaşı neticesinde yeniden Osmanlı toprağı haline gelmişse de şehir bu savaşlar esnasında harap olmuş , sosyo-ekonomik kargaşa baş göstermiştir. Binlerce insan hayatta kalabilmek için zorunlu olarak göç etmişleridr.
Balkan savaşları esnasında şehri 5 ay 5 gün boyunca muhafaza eden komutan Şükür Paşa , Edirne denince bilinmesi gereken öncül isimlerden biridir. Kendisinin naaşı kendisinin ve ailesinin isteği üzerine Edirne'ye defnedilmiştir.
Balkan savaşları esnasında ekonominin de çok kötü olması dolayısıyla , savaşan askerin dahi hayatta kalabilmesi için temel besin kaynaklarında dahi sıkıntısı yaşanmıştır. Özellikle ekmek yapımı için gereken buğdayın tükenmesiyle Balkan savaşları esnasında Edirne bölgesindeki gerek asker gerek sivil insanlar olsun ekmek yapımı için süpürge tohumunu kullanmışlar ve belli bir süre açlıklarını gidermişlerdir.
Balkan savaşları neticesinde ; resmi rakamlara göre şehit olan asker sayısı 300 bini bulmuştur , bunun yanı sıra Saray içinde açlıktan 20 bin civarı sivilin öldüğü bilinmektedir.
Şehr-i Edirne , bünyesinde barındırıdığı tarihsel yapısı dolayısıyla unutulmaması gereken yerlerden biridir. Ve halen keşfedilmeyi bekleyen bir çok tarihi dokusunun olduğuna da eminim.
Ne diyordu şair ?
" Edirne kal'asıdır gördüğün hisar-ı mehib
Şu zirvesinde biten simsiyah ağaç da salib
Murad-ı evveli koynunda gezdiren tepeler
Nasıl rüku ediyor Ferdinand'a bak bu sefer
Bizim midir sanıyorsun şu yükselen bayrak ?
Çeken Savof , Lala Şahin değil kuzum , iyi bak !
Edirne ! İşte o islamın ahenin nuru
Edirne ! İşte o şarkın cebin-i mağruru
İkinci asr-ı tealisi Al-i Osman'ın
Birinci mevki-i feyyazı belki dünyanın
Edirne ! İşte o şarkının demir kilidi
Sefil ayakları altında Bulgar'ın şimdi
Muzaffer ordusu hakkıyla (!) intikam alıyor
Kadın , kız , çoluk , çocuk erkek ne bulsa parçalıyor
Bu katliama da razıyım ihtiram olsa
Harim-ı dini de geçtikharim-i namusa
Şu dört minareli cami ki yoktur hiçbir eşi
Ki parlıyordu hilalinde sanatın güneşi
Salibi sineye çekmiş de bekliyor Nevmid "
Mehmet Akif Ersoy
Saygılarla ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder